İtalyan Santa Maria Kilisesi’ne düzenlenen silahlı baskının arka planı
İstanbul Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’nde dün sabah saatlerinde düzenlenen pazar ayinine maskeli iki kişi tarafından silahlı saldırı düzenlendi. Baskında Tuncer Cihan isimli kişi hayatını kaybederken, saldırganlar da dün akşam saatlerinde yapılan çalışma sonucunda yakalandı. Saldırının zamanlaması ve saldırıyı gerçekleştirenlerin profesyonel eylemlerinin görüntülere yansıması birçok soruyu gündeme getirdi.
Hürriyet Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, 31 Mart’tan kısa süre önce ayağı dışarıda olan Türkiye’de art arda yaşanan provokasyonları sıralayarak kiliseye yapılan saldırıyla ilgili önemli çıkarımlarda bulundu. İşte Selvi’nin “Noel Baba’ya saldırının ardındaki plan” başlıklı yazısı şöyle: Maria Kilisesi”;
Kritik bir dönemden geçiyoruz. Tıpkı yaz ve kış gibi provokasyon mevsimimiz de var. Son dönemde yaşadığımız olaylara baktığımızda provokasyon mevsiminin başladığını görüyoruz. Yani Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’ne yapılan saldırıyı kastediyorum.
Bir yönüyle ’27 Nisan e-Muhtıra’nın yayınlandığı, Cumhuriyet mitinglerinin yapıldığı, Cumhurbaşkanlığı seçiminin engellenmesi için 367 kararının alındığı günlere benziyor. Bir yönüyle Türkiye’yi 28 Şubat sürecine sürükleyen provokasyonlara yol açan olayları hatırlatıyor.
KOKTEYL PROVOKASYON PLANI
Görünüşe göre sadece 28 Şubat planını uygulamaya koymamışlar. Bu plan geçerliliğini yitirince 2006-2007’de kiliselere, rahiplere, gayrimüslim vatandaşlara yönelik suikastların yapıldığı oyunları devreye soktular. Hiçbir savaşın bir öncekine benzemeyeceği ilkesinden yola çıkarak şunun bunun kokteyli olan bir provokasyon planı hazırladılar.
TETİĞİ ÇEKENLER
Bu etkinliklerde atıcılar değerlidir. Ancak bunlardan daha önemli bir nokta var; Yani o tetiği çekenler kimdi ve bu suikastlardan ne bekliyorlardı? Yani tetiği çekenlerin arkasındaki güçler değerlidir.
1- NEDEN KİLİSE
Suikast için Santa Maria Kilisesi’nin seçilmesi, Hıristiyan Batı dünyasına bir mesaj vermesi açısından önemlidir.
2- PROFESYONELLER
Suikastçılar oldukça profesyonel. Kiliseye çok rahat bir halde geliyorlar. Belli ki daha önce bir keşif yapmışlardı. Kiliseyi ve ayin saatlerini çok iyi biliyorlar.
3- BAŞINA VURUYORLAR
Takip ettikleri kişi Tuncer Cihan’ın arkasından kiliseye girerler. O anda kar maskelerini yüzlerini kapatacak şekilde indiriyorlar. Amaçları doğrudan kişinin kafasına ateş ederek onu öldürmektir.
4- PANİK BELİRTİSİ YOK
Kilisede bir cinayet işledikten sonra en ufak bir panik belirtisi göstermeden karşıdaki hedefe ateş ederler. Saldırgan çıkış kapısına doğru yöneliyor, sonra tekrar dönüp Tuncer Cihan isimli kişinin tam karşısındaki kişiye ateş ediyor ve kapıdan çıkmadan önce aynı kişiyi tekrar vuruyor.
5- YÜRÜYÜŞÜ BIRAKIRLAR
Bu sırada hem tetikçi hem de yanındaki kişi oldukça sakindir. İnsanlar bakkaldan elma alırken bile bu şekilde rahat hareket edemiyorlar. Elbette profesyoneller. Kiliseye geldikleri gibi suikasttan sonra da yürüyerek ayrılırlar. Belli ki orada onları bekleyen biri var. Daha sonra onların yardımıyla oradan uzaklaşırlar.
RAHİP SANTORO’NUN CİNAYETİ
Santa Maria Kilisesi’ndeki suikast, bir bakıma 5 Nisan 2006’da Rahip Santoro’nun Trabzon’da öldürülmesine benziyor.
Rahip Santoro’yu öldüren Oğuzhan Akdin 18 yaşının altındaydı. Esas itibarıyla bu tür cinayetler ya akli dengesi yerinde olmayan kişiler tarafından ya da daha az ceza almak amacıyla 18 yaşın altındaki gençler tarafından işlenmektedir.
DİNK SUİKASTI
Rahip Santoro’yu kilisenin içinde döven kişi ise Yasin Hayal’di. Bundan sonra öldürüldü. Peki Yasin Hayal nerede ortaya çıktı? 19 Ocak 2007’de işlenen Hrant Dink suikastının azmettiricisi olarak. Ogün Samast’ı azmettiren kişi olarak Yasin Hayal yargılandı ve ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
Bu, bu eylemlerin arkasındaki kışkırtıcıların değerli olduğu anlamına geliyor.
MALATYA ZİRVESİ
Bu saldırı bir bakıma Malatya Tepe Yayınevi katliamına benziyor. Biri Alman, ikisi Türk olmak üzere üç kişi bıçaklanarak öldürüldü. 18 Nisan 2007’de gerçekleştirilen Tepe Yayınevi katliamının FETÖ tarafından organize edildiği, uydurma belgeler ve yalancı tanıklarla araçlaştırıldığı ortaya çıktı.
AMAÇ NEDİR
Bu suikastların tarihlerini tek tek verdim. Çünkü bunlar tıpkı zincirin halkaları gibiydi. Hrant Dink suikastı, Tepe Yayınevi katliamı ve Rahip Santoro cinayeti bize bir şey öğretti: Bunlar FETÖ’nün Hıristiyan Batı dünyasına destek sağlamak ve Batı’ya mesaj vermek amacıyla düzenlediği suikastlardı.
SEÇİLEN KİLİSE
Santa Maria Kilisesi’ndeki suikastın Hıristiyan Batı dünyasına mesaj vermek amacıyla hazırlanmış hedefli bir provokasyon olduğuna şüphe yoktur. Aksi takdirde iki profesyonel tetikçi o kişiyi kiliseye girdiğinde değil, ayin sırasında kameraların an be an suikast görüntülerini kaydedeceği bir yerde değil, sokağın gizli bir köşesinde öldürebilirdi. Ama bu sıradan bir cinayet olurdu. Amaca ulaşılamayacaktı.
ANITKABİR, CAMİ, KİLİSE
Yerel seçim yaklaşırken provokasyon mevsiminin başladığı açıktı. 28 Şubat döneminde İngiliz aygıtı olarak görev yapan Hizb-ut Tahrir yeniden sahneye çıkarıldı. Bir Hizb-ut Tahrir üyesi Anıtkabir’de şeriat çağrısı yaptı. 28 Şubat öncesinde çılgınların protesto gösterisi yaptığı Anıtkabir, bir kez daha Atatürkçü kesimleri kışkırtma mekanı olarak seçildi.
FATİH CAMİİ
İstanbul’daki Fatih Camii imamını bıçaklayan şahsın, bu baskından önce başka camileri de ziyaret ettiği belirlendi. İstanbul’un simge camilerinden Fatih Camii’nin seçilmesi tesadüf değildi.
KELİME-İ TEVHİD BAYRAĞI
Gazze’ye destek amacıyla düzenlenen mitingden dönen İsmail Aytemiz isimli vatandaşımıza elindeki Kalime Tevhid bayrağı nedeniyle yapılan saldırı, fay sınırlarını yeniden devreye sokmaya yönelik saldırılardan biriydi.
MOSSAD NE İSTEDİ?
Her şeyi anlıyorum ama bir şeyi anlamıyorum; Mossad casuslarına yönelik operasyonda yakalananlardan ne çıktı? Mossad onlardan Süleymaniye ve Taksim camilerinin görüntülerini istedi. Eğer iman edip Müslüman olmayacaklarsa Mossad neden cami resimlerini istiyor?
Bir süre önce İstanbul’da gerçekleştirilen DEAŞ operasyonunda yakalananların kilise ve sinagoglara saldırı hazırlığında olduğu belirlendi. Yani işin ticari kısmını onlar yaptılar. Mossad’a camilere, DEAŞ’a ise kilise ve sinagoglara saldırı görevi verildi. Ama işverenleri aynı.
Bu birilerinin planıydı ama kiliseye saldıranların yakalanmasıyla Türkiye’ye kurulan bir tuzak daha boşa çıktı.